5 Ekim 2017 Perşembe

Stresli Günler a Dostlar

Ne kadar da uzun zaman olmuş yazmayalı. Halbuki söz de vermişim bundan sonra daha sık yazarım diye ama olmamış. Neyse kisaca özetleyeyim.

Evet cok sey yaşadım, hala da Atinada'yım güzel tecrubeler edinmekteyim ama cok stresliyim. Nedenini anlatmadan önce biraz Atinadan bahsedeyim. Yanlış anlamayın size Atina'nın binbir guzellikleri,tarihi, denizi ve doğasından bahsetmeyecegim. Fırsatınız olursa gelin görün öyle pahalı bir yer değil freddolu,uzolu bol tavernali yemeli icmeli mis gibi tatilinizi yaparsınız. Ama ötesinde yaşamak için bilemiyorum. Aslında burada yaşamak çok rahat huzurlu az stresli bir hayatiniz olabilir gerci su siralar kendim epey bir stres yaratiyorum kendime o konuya gelecegim. Ne diyordum iste gecen sene Mayista geldim cok sey ogrendim. Gezebildigim kadar gezdim tozdum yurt dışı tecrubemi edindim. Yani pisman olmadim hala da degilim açıkçası. Hatta aşık oldum ve onunla cok mutluyum. İlk defa saf duygularla asigim diyebiliyorum bu mukemmel bir duyguymuş! Meğer aşk Atinadaymıș a dostlar! Gel gör geç zaman derken geldik bu zamanlara... Kafalar karışık.. Yeni bir pozisyon aldim supervisor olarak cok stresliyim. Stresim ne derseniz her sey! Cok takiyorum kafaya bozuk plak gibi herkes sakin olmami.soyluyor sevgilimin başının etini yiyorum literally! Ama.olmuyor. Ben de çareyi yazmakta buldum. Unutmustum be seni blogum kusura bakma. Eskiden de afilli yazıyormuşum hadi gene iyiymisim :) Bilmiyorum neler olacak insallah kafayi yemeden yırtarım bu durumdan. Dünyanın sonu degil diyorum ama.oyle lanet bir duzen ki sistemin hatası olsa bile sen.suçluymuşsun gibi hissediyorsun. Calistigim yer icin kapitalizmin burada dogmus bebegim.dersin. hele bundan onceki pozisyonda daha fenaydi aslinda her sey sayilar sen sayisin verdigin molalar sinirli! Sen bir rakamdan ibaretsin hasta ol ise gitme bak bakalim.neler oluyor!  Dur dur hic girme canim seni şöyle alalim al bu da muhasebeden alacaklarin :) Neyse bu yaziyi bir kenara yazdim. Bir sure sonra.seni gene gormeye gelecegim. Umarim bu sacma sapan.bir ruh halinden cikmis olurum çünkü hayat bu degillll daha okumam,izlemem, calismam ve yapmam.gereken bir suru guzel.sey var :( Oysaki ben su an sadece groundhog filmi misali hergun ayni seyi yaşıyorum daha dogrusu kendime yasatiyorum. Bakalim. Simdilik gidiyorum.

6 Mayıs 2016 Cuma

Atina'ya 1 kala

Uzun zamandır yazmıyordum ama bundan sonra daha sık yazacağım diyebilirsiniz. Çünkü hayatıma yeni bir sayfa açıyorum. Yarın sabah saat 10:00'da İstanbul'dan Atina'ya gidiyorum. Bir süre burada kalacağım..

Çok şey geçti, yaşandı hepsini anlatacağım.

Umarım her şey yolunda gider :)

20 Şubat 2014 Perşembe

Heyecan dorukta sayın seyircilerrrr

Heyecanlıyım,hevesliyim,biraz da tırsıyorum.Neden mi? Bir arkadaşımın kısa filminde rol alacağım,insanlık için küçük, benim için büyük bir adım..Deneysel türde olacak(gerçi hiç bir fikrim yok deneysel sinema ile ilgili daha doğrusu ilgim yok) neyse ama senaryo hoşuma gitti,olur dedim.Bir de başrolde olacağım becerebilecek miyim bilmiyorum.Yönetmen arkadaşım Nihan olman yeterli dedi ama kamera ve onca insanın karşısında nasıl doğal olacağım bilmiyorum..Ama iş ciddi görünüyor teknik sponsor bulundu,gün belirlendi vs..
Bakalım her şey bittiğinde videoyu buradan yayınlarım artık..:)


8 Şubat 2014 Cumartesi

Bıdıdı

Yine kendi kendime hayıflanırken buldum kendimi, neymiş efendim yazamıyormuşum niyeymiş efendim çünkü tıkanmışım lavabo misali,içimde birikmiş pislikler rahat nefes alamıyormuşum. Bu ne ayol meditasyon yapıyoruz sanki,alt tarafı bir iki bıdı bıdı yazacaksın.Ama yoook efendim olmuyor!
Sonuç aylardır yazmıyorum...
He tabi bu benim düşün(e)mediğim anlamına gelmez(beyin bedava); sadece yazdıklarımın "mükemmel" olmasını istiyorum/dum.(hahahah) Sonra durdum dedim ki yahu bir yazı neden mükemmel olmalı ?Mükemmellikten kastım şu aslında biri yazımı okuduğunda, bir ah,oh çekip "vay be ne yazıydı aldı beni götürdü", ya da "ulan ben de aynısını yaşıyorum ne kadar da empatik bir insan" denmesini bekliyorum.Ya da -mesleki deformasyon sağolsun- yazdıklarımı okuyan birinin "bana çok şey kattı bu yazı,bundan sonra böyle düşüneceğim/düşünmeyeceğim demesini" Götümle güldüm sonra.

Kısacası, ne geliyorsa içinden yazmak lazım, blog bu sonuçta ne Pucca olma derdim var ne de blogumu pazarlama..

Ay neyse sıkıldım.Ne diyordum geçenlerde bir film izledim. Adı "Her".Spike Jonze'nin. Allam aldı götürdü beni,çok güzeldi cidden.Tabi daha girmedi vizyona ben hainlik edip online izledim.(Gene popomla gülüyorum kendime çünkü hep yaptığım şey  -tabi filmi de bulursak bu ara ülkemizde internet sansürü peşinde olduğu için öyle rahatcana ulaşamıyorsun artık, önceden ulaşabiliyor muyduk o da tartışılır- neyse.)
Film çok güzeldi cidden.Sözde bir aşk hikayesi ama değil, yalnızlığın,yabancılaşmanın,gerçeklikle sanal olanın iç içe geçmesi vesaire.bundan cok daha fazlası var filmde ama şu an aklım basmıyor,bir daha izlemek lazım.Ama en güzel yanı tekrar ukulele çalma hevesim geldi, film müziği olan Karen O'nun the moon song parçası beni çok etkiledi,ben de çalmaya karar verdim ve çalıyorumda:)

Neyse ben kaçtım.Siz de bu parçayı sevin,sonra aya çıkıp ben Yuri Gagarin'im diye bağırın.
http://www.youtube.com/watch?v=SU6KFnGF9M8

14 Ocak 2014 Salı

Unutulması zor anlar yaşıyorum..Yani emeğimin,emeğimizin kıymetinin bilinmediği zamanlar..
"Ucuza mal edilmiş " hayatın içinde üç kuruş karın tokluğu anları.

İliğime kadar hissediyorum.


5 Kasım 2013 Salı

Tarih bir dejavu. deja voir. deja vu.
istersin bazen jamais vu.vu vu vuu!