30 Kasım 2012 Cuma

Das Kapital

Bazen bir film izlersiniz ve okuduğunuz onca teori,makale,tez ne varsa hepsini size bir iki saat ve hatta bazen 6 dakikada size sunabilir.Hayranlıkla izlediğim Santiago Grasso'nun 2009'da ödül aldığı kısa film işte böyle bir film.Filmde gördüğümüz nesneleşmiş bireyler,beyaz yakalı insanlar, kapitalist sistemin sömürülmüş, robotlaşmış ve en vahimi yabancılaşmış insanlarını anlatıyor.Belki ilk izlenişte "fantastik" gibi dursa da -insanları nesne gibi göstermek-, aslında modern köleliğin kurumsallaştığı, kapitalist sistemin bir izdüşümü...Filmdeki en çarpıcı noktası ise kapitalizm ürettiği hiyerarşinin, eşitsiz sistemin devamlılığını sağlayan en büyük unsur olduğunu göstermesi.
Yalnız filmde beni düşündüren şey, her şeyin bu kadar "tıkırında" gitmesi hali, sanki "anormal" durum yokmuş gibi okununabilir.Her ne kadar sonunda  abajurun düşmesi durumu olsada, film bu anlamda düzçizgisel duruyor.

2008'de en iyi kısa animasyon filmi ödülü alan La maison en petits cubes, saklanmış, üzerini örttüğümüz geçmişimizi yeniden bize hatırlatıyor.
Geçmişten kaçmak için ördüğümüz duvarlar bir piponun çıktığı yolculukla yerle bir oluyor.Yalnız kalmış bir adamın yalnızlığı mı yoksa gerçeklerle yüzleşmenin ne kadar zor olduğunu gösterdiği için mi bilmiyorum ama benim için çok anlamlı bir film..İyi seyirler..


25 Kasım 2012 Pazar

Uzun zamandır bu anı bekliyordum,sonunda ilk adımı attım! Zihinleri Ayarlama Enstitüsü yuvana hoş geldin!
Hoş geldin de ne anlatacağım diye hemen sormayın, bir soluklanın,malum havalarda soğuk nezle grip olmayın durun en iyisi ben size bir çay koyayım.Neyse efendim aceleye gerek yok,malumunuz yazarımızın(!) zihni bulanık,aklı karışmış pek bir kaotik dünyası var kendi içinde..O yüzden çok yüklenmeyelim ona, o yazsın biz sonra bakarız çaresine..
Ne yer ne içer bu yazar diye sorarsanız, Odtü sosyolojiyi bitirmiş, 5 sene aradan sonra ailesinin yanına İstanbul'a dönmüş,burada var olma çabası içine giren bir kadındır.Canı eser acayip sinirlenir bir anda her şeye, yeri gelir sus pus oturur sonrada hayıflanır kendince bir sosyolog böyle oturur mu yerinde diye.Ara sıra "yaratıcı" olma çabalarına da girer olamayınca ona da bir güzel söylenir .Kısmet!